Van’daki Köklü Değişim Temsilciliği’nin iftar programında konuşan İlahiyatçı Yazar Abdullah İmamoğlu, Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırıların kınamakla sonlanamayacağını belirterek, “Bu saldırılar ancak ve ancak saldırıyı yapanlara karşı aynı cinsten karşılık vermekle sonlanabilir. Evet, bizim ordularımız yok. Ama ordu sahiplerini göreve davet ederek, üzerimize düşeni yapmalıyız” dedi.
Köklü Değişim Temsilciliği geleneksel hale getirdiği iftar programlarını sürdürüyor. ‘Ramazan Nasihat Zamanı’ temasıyla düzenlenen iftar programına İlahiyatçı-Yazar Abdullah İmamoğlu da katıldı. Köklü Değişim tarafından ‘Ramazan Nasihat Zamanı’ teması ile başlatılan kampanya çerçevesinde Van’da sivil toplum kuruluşu temsilcileri, kanaat önderleri, basın mensupları ve imam-hatipler ile iftar programında bir araya gelindi. Daha önceki yıllarda, Ramazan Birlik Zamanı, Ramazan Kardeşlik Zamanı, Ramazan Uyanış Zamanı temalarını kullanan Köklü Değişim, bu yılki temayı ise, ‘Ramazan Nasihat Zamanı’ olarak belirledi. Bu kapsamda Van’da bir otelde düzenlenen iftar programında sivil toplum kuruluşu temsilcileri, kanaat önderleri, basın mensupları ve imam-hatiplerle bir araya gelen İlahiyatçı-Yazar Abdullah İmamoğlu, nasihat kavramı hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
“KUR’AN AYETLERİNİN BİZE NASİHAT EDEN YÖNLERİ VAR”
Depremden dolayı bu yılki temayı ‘Ramazan Nasihat Zamanı’ olarak belirlediklerini söyleyen İmamoğlu, “Köklü Değişim ailesi olarak her yıl Ramazan Ayı’na bir başlık veriyoruz. Bu Ramazan Ayı’na da ‘Ramazan Nasihat Zamanı’ mottosunu verdik. Önceki senelerde Ramazan Birlik Zamanı, Ramazan Kardeşlik Zamanı, Teslimiyet, Arınma Zamanı dedik. Coğrafya halkı olarak bundan tam 2 ay önce büyük bir felaket yaşadık. Ciddi bir depremle, imtihanla karşı karşıya kaldık. Bu vesile ile yüce rabbim ahirete irtihal eden bütün kardeşlerimize rahmetiyle muamele eylesin. Geride kalan yaralılara acil şifalar versin. Yine yakınlarını kaybeden ailelere de sabr-ı cemil duasında bulunuyoruz. Deprem vesilesiyle ‘Ramazan Nasihat Zamanı’ dedik. Çünkü Kur’an bizatihi Müslümanlara nasihat etmektedir. Hatta birçok ayette Âlemlerin Rabbi olan Allah Azze ve Celle, ayeti kerimelerden öğüt ve nasihat alın buyuruyor. Dolayısıyla Kur’an ayetlerinin bize nasihat eden yönleri var. Kur’an ayetleriyle birlikte kevni ayetlerin de bize nasihatleri olmaktadır. Deprem bunlardan bir tanesidir. Allah Azze ve Celle bizim kevni ayetlerden ders çıkarmamızı istemektedir. Kevni nasihatler almamızı ister. Yaşadığımız büyük deprem, Allah Azze ve Celle’nin kevni ayetlerindendir. Depremi bizatihi yaşamış biri olarak konuşuyorum. Enkazı görmüş, enkazdan sağ salim çıkmış, yoğum bakımda kalmış, ardından hastanede uzun müddet kalmış, sonra taburcu olmuş bir kardeşiniz olarak söylüyorum; kevni ayet bir Müslüman için eğer idrak eder, fark ederse başlı başına bir nasihattir. Deprem anında ayakta duramadım. Yerin ve göğün sahibinin Allah olduğunu, depremi hissettiğim anda yeniden idrak ettim” dedi.
“VAN’I ÇOK SEVİYORUM”
Depremin başlı başına bir kevni ayet olarak kendilerine nasihat ettiğini vurgulayan İmamoğlu, “Enkazdan çıkarıldığımda gökten boşalırcasına yağmur yağıyordu. Bir kez daha ‘Yarabbi yerin de, göğün de sahibi sensin’ dedim. Dolayısıyla Kur’an ayetlerinin bizlere nasihatleri var, ama çevremizde bir devenin hörgücünde bile kevni ayetler var. Depreme de bunlardan bir tanesiydi. Biz de bu saitle aslında deprem nasihat zamanı olsun dedik. Ramazan iliklerimize kadar acizliğimizi hissettiğimiz bir ay olsun istedik. Van benim her zaman ikinci memleketimdir. Van’ı çok seviyorum. Vanlılardan çok şey öğrendiğimi de biliyorum. 3-5 önce yine deprem bölgesine gittim ve şifa buldum. Adıyaman’a, Antakya’ya ve Kahramanmaraş’a gittim. Birçok enkazın başına gittim. Deprem bölgesinde bir bina yan yatmıştı ama dik duruyordu. Ev demek için bin şahit gerekiyordu. Üzerinde bir tane satılık yazısı sallanıyordu. Ciltlerce dolusu kitap okusam bu kadar etkilenmezdim. Belki o mülkün sahibi, o evi satıp bir gün sonra başka bir şey yapacaktı. Planları vardı. O mülkün sahibi olduğu düşüncesiyle başını yastığa koymuştu. Ama Allah öyle değil dedi. Deprem bölgesi 2 milyon göç verdi. Dolayısıyla bir şeyi nasihat edeceksek, bu Kur’an ayeti de olabilir, kevni ayetlerde olabilir. Allah bize gerek Kur’an, gerek kevni ayetlerinden hakkıyla nasiplenebilmeyi, nasihat almayı nasip eylesin. Bununla birlikte ‘Ramazan Nasihat Zamanı’ mottosunu belirlerken, Peygamber efendimizin şu hadisi aklımıza geldi; Din nasihattir. Allah’a nasihattir. Kitabına nasihattir. Peygamberine nasihattir. Müslümanların idarecilerine nasihattir ve Müslümanların tamamına nasihattir” diye konuştu.
“HAYATIMIZDA KUR’AN EGEMEN DEĞİLSE, HİÇ KİMSE KUR’AN SAMİMİYETİNDEN BAHSETMESİN”
Allah’a kullukta samimiyetin önemine vurgu yapan İmamoğlu, “Dilin Allah Azze ve Celle’nin kelimeyi tevhidini terennüm ediyorken, diğer tarafta faiz kuyruğunda bekliyorsan, bu Allah’a karşı nasihat değildir. Bu Allah’a karşı samimiyet değildir. Mescid-i Aksa mezalimi başlamadan önce Türkiye’nin en aktüel konularından biri seccade konusuydu. Türkiye’nin gündemini ters- düz etti. Seccade basıldığında feveran ettiğimiz kadar Âlemlerin Rabbi olan Allah Azze ve Celle’nin hükümleri ayaklar altında feveran etmiyorsa, bu Allah’a karşı kullukta samimiyet değildir. Faiz Kur’an’ın ahkâmındandır. Sen seccadenin üzerine basıldığında feveran ediyorsun da, Resullulah’ın ayakların altına alınması gerektiğini söylediği faizi de, seccadeyi çiğnendiğindeki tepkiyi göstermiyorsan ya da buna karşı bir duruşun olmuyorsa, ya da diğer taraftan vadeli mevduatta kuyrukta bekliyorsan, sen Allah’ın kitabına karşı samimi değilsin. Çünkü samimiyet, Allah’ın emirlerine karşı içtenlikle olmaktır. Her şeyi ona adamak demektir. Allah’a karşı samimiyet, kitabına karşı samimiyet böyle olmalıdır. Bu Kur’an sadece tilavet edilmesi için mi var? Kur’an’a karşı samimi olmak isteyen, tilavetinde olduğu gibi ahkâmını yeryüzünde bir devletin eliyle ikame etmesinde de samimi olacak. Allah Azze ve Celle, insanlar arasında tatbik edesin diye gönderdik sana Kur’an diyor. Ama bugün hayatımızda bir nizam, bir düstur, bir hayat kaynağı olarak Kur’an egemen değilse, hiç kimse Kur’an samimiyetinden bahsetmesin” ifadelerini kullandı.
“RESULLULAH’A SAMİMİYET, SADECE ADINI DUYDUĞUMUZDA SALAVAT GETİRMEK DEĞİLDİR”
Türkiye’de 1,8 milyar litre içkinin tüketildiğini söyleyen İmamoğlu, “Bugün faiz ayetlerini okurken, faiz kuyruğunda bekliyoruz. İçki ayetlerini tilavet ediyoruz, ama Türkiye’de 1,8 milyar litre içki tüketiliyor. Eğer içki içene söyleyecek sözümüz olduğu kadar, içkinin tüketilmesine ruhsat verenlere söyleyecek sözümüz yoksa, hiç kimse burada Allah’a kullukta samimiyetten bahsetmesin. Resullulah’a samimiyet sadece adını duyduğumuzda salavat getirip de, ayaklar altına aldığı faizi dünya gerçeği yapmak değildir. Yâda sadece onun komşu hukukuna ilişkin sünnetine itibar edip, diğer taraflarda bir devleti kurmuş Mekke’den Medine’ye yürüyerek adına da İslam devleti demiş, onu bu konuda ihmal edersen bu peygambere samimiyet değildir. Bugün din nasihat ise, dinin bir gereği olarak zulüm, fısık, fücur, bununla hükmedenlere karşı söyleyecek bir sözümüz olmalı” şeklinde konuştu.
“MESCİD-İ AKSA SALDIRILARI, ANCAK KENDİ CİNSİNDEN BİR KARŞILIKLA SONLANIR”
Kılınan akşam namazının ardından davetliler yeniden içilen çaylar eşliğinde sohbet etti. Yazar İmamoğlu, İsrail polisinin Müslümanların kutsal mekânı ve ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’ya saldırılarının kabul edilemez olduğunu, saldırılara kınamanın da yetersiz olduğunu ifade etti. Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılar devam ederken, yöneticilerin sadece kınadığını ifade eden İmamoğlu, “Biz diyoruz ki bu saldırılara karşı aynı kuvvetle karşılık verilmeli. Bakın bunlar Mescid-i Aksa’yı nasıl işgal etti. Rica ederek mi buraya girdiler. Vallahi hayır. Güçle girdiler. Bizim ordumuz yok, ama ordu sahiplerini göreve çağırabiliriz. Bu iş misvak kullanmakla olmuyor. Ben de misvak kullanan biri olarak söylüyorum. Evinizde bir yangın çıktığında, kalkıp teheccüd namazı mı kılıyorsunuz? Ev yanarken, onu söndürmek için çabalarız. Bakın bu saldırılar yine söylüyorum kınamakla sonlanmaz. Bu işgali sonlandırabilecek bir kuvvetimiz yok. Bizim sorumluluğumuz, ordu sahiplerini göreve davet etmektir. Köklü Değişim’in cümlelerine bakın, biz diyoruz ki ‘Ordu Aksa’ya’. Kudüs toprakları Yahudilerle işgal edilirken, güçlü işgal edildi. Problemin çözümü cinsinden olmasından alakalıdır” diye konuştu. Daha sonra söz alan Köklü Değişim Van Temsilcisi Okan Öztürkçü ise katılımlarından dolayı Yazar İmamoğlu başta olmak üzere tüm davetlilere teşekkür etti. Van Bölge Gazetesi: Hacı Yılmaz